29 Ağustos 2014 Cuma

Barselona 4. Bölüm: Aslında Figueres ve Girona


Barselona gezimizin bir gününü, şehrin hemen yakınındaki iki şehirciğe ayırdık. Sabahtan Dali'nin doğum yeri olan Figueres, öğleden sonra da Girona.

İtiraf edeyim, iki şehirde de öyle saatler harcamanızı gerektirecek yerler yok. Figueres'e gidip Dali Müzesi'ni gezeceksiniz, Girona'da da şehri turlayıp, dilerseniz Girona Katedrali'ne gireceksiniz. Ve bitecek. Küçük şehirler, küçük zamanlar gerektirir. :)







Yukarıdaki fotoğraflar Figueres şehrinden ve Dali Müzesi'nden.




Girona'daki Eiffel Köprüsü ve manzarası



Girona'nın ara sokakları ve Katedral'i



                  


 Ve son olarak da Girona'yı çevreleyen surlar

Benim bu iki küçük şehirden paylaşmak istediklerim bunlardı. Malta'da görüşünceye dek esen kalın. :)

5 Ağustos 2014 Salı

Barselona 3. Bölüm: Ve geri kalan her şey

Sokaklar ve Gaudi'yi çıkartınca geriye çok bir şey kalmaz diye düşünmüş olabilirsiniz ama hala bir sürü şey var. Birazcık uzun bir yazı olacak ama... Yine yazmak değil de, göstermek istiyorum. Sırayla başlıyorum. 

MNAC: Museu Nacional d'Art de Catalunya... Yani adı üzerinde Katalonya'nın Ulusal Sanat Müzesi Montjuic tepesinde bulunuyor. 


              










"Catedral de la Santa Creu i Santa Eulàlia" ya da bilinen adıyla Barcelona Cathedral. Dışında küçük bir avlusu, avluda da küçük bir müzesi var.









"Mercat de Sant Josep de la Boqueria" ya da sadece "La Boqueria". Bütün Barselona'da gördüğüm en renkli yerlerden birisiydi. Bir Gaudi'ler bir de burası anlayacağınız. Binbir çeşit meyve, sebze, şeker, çikolata, mantar, et, deniz mahsülü... Ben sadece güzel gözüken şeyleri buraya koymayı tercih ediyorum tabi ki. :)








Gelelim opera binasına, yani Gran Teatre del Liceu. Girişinde ufak bir turla beraber geliyor.










Santa Maria del Mar Bazilikası, Barri Gotic'ten biraz daha uzakta Ribera bölgesinde bulunuyor. İçi bir harika, görmeden geçmeyin diyeceğim ben.









Barselona aslında burada bitiyor ama biz Barselona turumuzda yakındaki iki küçük şehre de uğradık. Bu nedenle onları da Barselona başlığında yazacağım. Dördüncü bölüm, son bölümümüz olacak. En azından Barselona için. :)

Barselona 2. Bölüm: Sokaklar

Bu yazıda sizlerle Barselona'nın güzelim sokaklarından fotoğraflar paylaşacağım. Pek fazla yazıya gerek yok.













Buradan sonra gelen fotoğraflar rastgele yerlerden değil. Poble Espanyol adındaki müze köyden. Zaten Poble Espanyol, İspanyol Köyü anlamına geliyor. Şehrin içine küçük, etnik bir köy inşa etmişler anlayacağınız.

Poble Espanyol bize zaman zaman Mardin'in eski şehrini hatırlatmadı değil. Köyün içerisinde nispeten pahalı restoranlar, sangria ve zeytinyağı satan dükkanlar bulmanız mümkün. 











Barselona'nın mutlaka uğranması gereken bir diğer bölgesi de "Barri Gotic". Gotik mahalle yani. Daracık ve düzensiz sokaklarıyla Barselona'nın bloklar halindeki düzgün haritasına aykırı bir duruş sergiliyor.



Tekrar rastgele sokaklara dönüyoruz.







Gaudi yazımda bahsettiğim Parc de la Ciutadella yolundan giderken önce her şehirde en az bir tane bulunan Arc de Triomf'la poz vermeyi ihmal etmiyoruz tabi.





















Limana uğramadan etmeyin. Port Vell gündüz, gece, gün batımı ya da gün doğumunda gezmek için ideal mekanlardan bir tanesi.





















La Rambla üzerinde bir dükkanın vitrininde bira şişelerini bu şekilde görünce, fotoğraflamadan duramadım.


La Rambla üzerindeki Plaça Reial'de pek çok restoran ve kafe bulabilirsiniz. Hatta bizim kaldığımız apart otel de oradaydı. Gittiğimiz zaman bilmiyorduk ama oldukça tercih edilen yerlerden birisiymiş bu ufak meydan.



Barselona, gece ya da gündüz fark etmez, gezmekten en çok keyif aldığım şehirlerden birisiydi. Avrupa'nın çoğunda "Şurayı da zamanında şu Dünya Savaşı'nda yaşananları anlatmak için sakladık. Bu müzeyi de şurada ölenleri anmak, anlatmak için kurduk." gibisinden şeyler dinledikten sonra, bir şehri sadece güzel olduğu için gezmenin nasıl bir şey olduğunu unutuyor insan. Barselona kesinlikle bunu tekrar hatırlatıyor.