10 Şubat 2013 Pazar

"Amsterdam'a Üç Gün Kala: Otel Krizi" isimli iki perdelik bale

Bu başlıkta size kısaca 4 günü özetleyeceğim: 17-20 Ocak

17 Ocak: Sınavdan bir önceki gün. Hilmican'a mail gelmesi.

18 Ocak: Sınavdan sonra Hilmican'a gidip "Amsterdam'la ilgili yapmamız gereken hiçbir şey kalmadı di mi?" diye soruşum ve onun bana "Bugün maillerine bakmadın galiba?" diye yanıt verişi. "Sınav filan vardı biliyorsun değil mi? Ne maili, n'oluyor?" diyişim ve Hilmican'ın "Maillerine bak hadi, anlayacaksın." diyerek gizemli ortam yaratma çalışmaları. Özetle oteli 17'sinde yeni müdürün devralması ve "Burayı bok götürüyor, lütfen rezervasyonunuzu iptal edin!" demesi konseptli bir mail okumam.

Akşam uçağıyla İstanbul'a dönmeden önce havaalanında saatlerce telefonda otel ayarlamaya çalışmamız, seçenekleri üçe indirmemiz.

19 Ocak: Gün boyunca kimseden ses çıkmaması. Gece yine Hilmican'la telefonda saatlerce otel ayarlamaya çalışmamız. Aslında Hilmican'ın tek bir otel istediği fark etmem üzerine "Sen resmen Mosaic Otel'i pazarlıyorsun, farkındasın değil mi?" diyerek olaya el koymam ve Mosaic'te yerimizi ayırtmamız.

20 Ocak: Amsterdam'a gidiş, otele varış ve otelin bize "Sanal kartınızdan çekemediğimiz için rezervasyonunuzu yapamadık." diyip bize küçük bir şok yaşatması ama orada hemen check-in yapabilmemiz.

Otel süreci, böyle saçma bir şekilde son buldu.

Aşağıda oda ayırttığımız ilk otel olan Hotel de Stern'den gelen maili okuyabilirsiniz. Çok tatlı bir mail olduğu için sizlerle aynen paylaşmak istedim. Adam bir de Google Translate ile Türkçe'ye çevirmiş, öyle de yollamış. Canım ya, kıyamam...

Dear Sir,

I am writing you with regards to your current booking at hotel de Stern of which I am the new owner since Thursday 17 Januari 2013. 

I have made an inventory and have to inform you that we are renovating and sanitizing the hotel as of today. The state of the hotel is so bad that the management feels this is necessary. There have been complaints for example from guests about bedbugs. And also other complaints regarding hygienic issues. We need time to handle these issues.

I therefore kindly request you to cancel your booking. If you need any help with rebooking please let me know and I will gladly help.

Once again, the state of the hotel is so bad that we do not want to accept any check ins. If you do decide to check in please be informed that there is not much I can do to make your stay as comfortable as you would normally expect. We can also not guarantee your stay to be as hygienic as we would like due to the bedbugs.

Thank you for understanding.

Kind regards,

Sal Knuvers
+31613363359
Hotel de Stern

Sevgili Efendim,

Ben Perşembe 17 januari 2013 yılından bu yana yeni sahibi olduğum otel de Stern adresinden geçerli rezervasyon konusunda size yazıyorum.

Ben bir envanter yaptık ve bugün itibariyle otelin Tadilatı ve sanitize olduğunu size bildirmek zorundayım.Otelin devlet yönetimi bu gerekli olduğunu hisseder o kadar kötü ki. Bedbugs hakkında konuklardan örneğin şikayetler olmuştur. Ve ayrıca diğer şikayetler hijyenik konularda. Biz bu sorunları ele için zamana ihtiyacım var.

Bu yüzden lütfen size rezervasyonunuzu iptal etmek isteyebilirsiniz. Eğer rezervasyon değişikliği ile herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa lütfen bana bildirin ve ben memnuniyetle yardımcı olacaktır.

Bir kez daha, otelin durumu biz herhangi bir kontrol ins kabul etmek istemiyorum o kadar kötü ki. Eğer check-in karar verirseniz lütfen kadarını yapabilirim normalde beklediğiniz gibi konaklamanızı olabildiğince rahat yapmak için orada olmadığını haberdar olmak. Biz de bedbugs nedeniyle istediğimiz gibi hijyenik olması için konaklamanızın garanti edemeyiz.

Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Saygılarımızla,

Sal Knuvers
+31613363359
Hotel de Stern

9 Şubat 2013 Cumartesi

Oteller ve müzeler, beni sizler delirttiniz...

Ramazan Bayram'ında uzun Skype konuşmaları sonucunda Amsterdam'da bir otel bulmuştuk, tamam. Şimdi sırada annemin periyodik aralıklarla "Bana Barselona konusunda hiç yardımcı olmuyorsun!"ları başlamıştı. Kabul edelim, işin içinde anne ve baba olunca, ne kadar kendi işinizi yapmaya alışmış olursanız olun, bir boşvermişlik çöküyor üzerinize. En azından bana olan buydu.

Amsterdam öte yandan, apayrı bir konuydu. Çünkü oraya sadece üç kişi gidiyorduk. Hilmican ve Rana'nın (ve onlara İsviçre'de eklenecek diğer üç arkadaşımızın), İsviçre'de kalacak yerleri olmadığı için Amsterdam konusu tamamen unutulmuş gibi gözüküyordu.

Geçen sefer Amsterdam'a gittiğimde hiçbir müzeye girememiş olmamın nedeni, önceden rezervasyon yaptırmamış olmamızdı. Ve bu sefer aynı hataya düşmek istemiyordum. Bir gün Hilmican ve Rana'yı sıkıştırıp, öğle arasında Amsterdam gezi planımızı oluşturmak için mini bir toplantı ayarladım. Oturduk, konuştuk, anlaştık. İki hafta kadar sonra da gezmeye karar verdiğimiz dört müzenin ikisine online biletlerimizi almıştık: Anne Frank Huis ve Van Gogh sergisinin geçici olarak taşındığı Hermitage Museum. Rijksmuseum ve Sexmuseum için online bilet satılmıyordu, oraya gidince alacaktık. Bu müzeler dışında bir de Heineken Experience için bilet aldık.

Annem de bu sırada Barselona'da kalacağımız yeri ayarlamıştı. Şehrin en merkezi yerlerinden biri olan La Rambla üzerinde Plaça Reial'de "Passage Bacardi Ramblas Apartments"da kalacaktık. Aile olarak gideceğimiz için apart otelde kalmak mantıklı bir fikirdi. Geri kalan tüm işleri de annemin üzerine yıkıp, ders çalışmama geri dönmüştüm.

Artık sadece 20 Ocak'a kadar beklemek kalmıştı. Ya da ben öyle sanıyordum.

8 Şubat 2013 Cuma

Yurt dışına çıkmanın en büyük derdi: Vize

Üzgünüm, sınavlardı, özel hayattı, okuldu, evdi derken yüzbin parçaya bölündüm. Sonra malum sömestr tatili boyunca toparlanamadım. Ta ki tatilimden sonraki bu hafta boyunca evde yatana dek. Amsterdam ve Barselona gezilerimi tamamlayıp geldim. Ama blogu hayat karmaşasının içerisinde pasaport-vize mevzularında bıraktığım için toparlamam epey uzun sürecek.

Öncelikle kısa bir hatırlatma yapayım: Hollanda bana "İspanya'da daha uzun kalacaksın, vizeni oradan al!" diyordu. İspanya da "Gidiş tarihinden bir ay önce vize vermeye başlıyorum, bugün git o zaman gel." diyordu.

Dolayısıyla ben o gün gitmiş ve 25 Aralık'ta formlarımı annemlerle beraber göndermiştim. İspanya bu sefer "İlk girişi bizden yapmadığın için sorun çıkabilir." diyince annem bir adet uçak rezervasyonu, bir de 15 günlük otel rezervasyonu yaptırdı; hepsi de Amsterdam için. Yani artık pis oynuyorduk: Yalan söyledik.

Gerçekten başka çaremiz yoktu. Önce Amsterdam'a gidecektim ama Barselona'da daha uzun kalacaktım ve bu yüzden iki taraf da bana vize vermek istemiyordu. NEDEN? Bilmiyorum. İnanın bilmiyorum. Benden size tavsiye, nereye giderseniz gidin tüm gezinizi kapsayacak şekilde ilk ülkeden vize almaya bakın. Ne uydurursanız da uydurun.

Annemin yaptığı uydurma rezervasyonlarla bir hafta içerisinde Hollanda'dan vizem çıktı. Konsolosluktan değil de iData isimli firmadan aldım. Konsolosluk için randevu almanız gerekiyor ama iData'nın böyle bir koşulu yok. İstediğiniz zaman gidip vize başvurusunda bulunabilirsiniz.

3 ay boyunca, 45 gün kalmalı Schengen vizesi. Bekle beni Avrupa, ben geliyorum! (Aslında gittim, geldim, üzerine soğuk su bile içtim ama heyecan olsun işte...)

Not: İspanya vizesini VFS Global'den alabilirsiniz. Ya da daha az para verip konsolosluklarda biraz daha sürünebilirsiniz. Seçim sizin.