15 Haziran 2012 Cuma

Adım 1: Pasaport

Sınavdan hemen önceki hafta oldu. Yapmam gereken şeyler listesinin en başındaki madde caps lock açık bir şekilde yazmaktaydı. Nasıl başvuracaktım, ne kadar para verecektim, nereden başvuracaktım, nasıl göndereceklerdi, neler gerekiyordu vb. vb.

İzmir'de okuyup, İstanbul'da ikamet ettiğim için bir sorunum daha vardı: Nereden başvurmalıydım? Tabi ben bu soruyu bir hafta kadar düşündüğümden, pasaporta başvurmam da bir hafta kadar gecikti. Meğer bilmediğim bir şey varmış.

***Pasaportu istediğiniz adreste, istediğiniz kişiye teslim ediyorlar. Tek yapmanız gereken adresi ve teslim alacak kişinin kimlik numarasını vermeniz. Aksi halde pasaportu siz gidip alacaksınız demektir.

Öncelikle bakmanız gereken sayfa burası: http://www.epasaport.gov.tr/

Aynen burada yazdığı gibi randevumu aldım. Ama öyle bir tarihe aldım ki aklınız durur. 1 Haziran günü saat 15.30. Tabi ben bu tarihi aldığımda henüz sınav takvimi belli değildi. Çünkü sınavı 1 Haziran günü saat 14.00'a koyacaklardı.

Randevuyu aldım ama, dedim ne olur ne olmaz, önceden bir gün gideyim. Gittim de. Hemen o pazartesi (sınav haftasının pazartesi günü) soluğu Narlıdere Emniyet'te aldım. Biyometrik fotoğraf dışında her şeyim tamamdı. Fotoğrafı da oradaki makineden çektirecektim. Makineye girip bir güzel fotoğrafımı çektim. (Tabi ki her biyometrik fotoğrafta olduğu gibi çok iğrenç bir fotoğraf oldu.)

İçeriye girip bankodaki ablaya "Pardon, ben aslında cuma gününe randevu aldım ama, çok mağdurum bir bakıverseniz? Tıp öğrencisiyim, sınav haftasındayım." filan dedim. Zaten deli gibi yağmur yağan bir havada dışarı çıktığımdan elektriklenmiş saçlarım da "zavallı öğrenci" havama oldukça uyuyordu. Abla da sağ olsun beni kırmadı, yapmam gerekenleri açıkladı.

Önce parmak izimi aldılar. Bu maddeden tam emin değilim ama sanırım TC'ye herhangi bir nedenle önceden parmak izi verdiyseniz, gerekli olmuyor. Şu an elimde "Bu parmak izleri hep geçerlidir!" yazılı ve iğrenç biyometrik resimli bir kağıt var çünkü.

Ardından içeri girip tekrar başvuru yapmak istedim. Bu sefer bir abi çıktı karşıma. Kendisi epey kaba bir dille belgelerimi yetersiz bulduğunu söyledi. Dışarı koydukları makina bozuktu ve biyometrik resmin arka planı belli belirsiz bir morlukla çıkıyordu. Bu yetmiyormuş gibi nüfus cüzdanımda bir bilgi değiştiği için yeniletmek zorundaydım!

Hemen yan taraftaki nüfus idaresinden cüzdanı yenilettim. On beş dakika gibi kısa bir sürede. Tek yapmanız gereken "Merhaba, ben nüfus cüzdanımı yenileteceğim. Buyrun, bu da fotoğrafım." demek.

Evet, her zaman yanınızda vesikalık fotoğrafınızı taşıyın. Hiçbir zaman imzalamayacaksınız ama bürokratik işlemlerin ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmuyor.

Nüfus idaresinden gıcır nüfus cüzdanımı aldıktan sonra, tekrar otobüse binip Narlıdere'nin unutulmuş köşelerinden ayrıldım. Belki bir fotoğrafçı görürüm umuduyla gözümü dört açtım ve fotoğrafçıyı gördüğüm anda (ne tesadüftür ki tam da durağın arka tarafındaydı) otobüsten atladım. İçeri girip hem Schengen vizesi için, hem de pasaport için fotoğraf çektirdim. Hayatımda bu kadar iğrenç bir fotoğrafım olmadı, itiraf ediyorum. Ve o fotoğraf on sene boyunca pasaportumda kalacak, bu da içimde yaradır.

Tekrar otobüse binip emniyete gittim. (Bütün bu süreç, aslında üç saatte filan gerçekleşti.) Beni bankoda yine abla karşıladı. "Hayırdır? Neden gittin?" dedi, saydım döktüm ben de derdimi. On senelik pasaport başvurusunda bulundum (450 lira). İstanbul yani evin adresini ve annemin kimlik numarasını verdim.

Ve okula geri döndüm. Cebimde yepyeni bir nüfus cüzdanı ve iğrenç biyometrik resimlerle beraber...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder